Çin Borsası siyasetin elinde oyuncak oldu

Bir zamanlar piyasa güçleri tarafından yönlendirilen Çin Borsası artık sıkı bir şekilde kontrol edilen, karma bir ekonomide stratejik enstrüman olarak hizmet veriyor. Önceki yönetimler döneminde, piyasa yanlısı reformlara yönelik kayda değer bir baskı vardı ve bu, küresel finansal eğilimlere bir dereceye kadar yanıt verilmesini sağladı. Ancak Başkan Xi Jinping’in dümene geçmesiyle birlikte manzara ciddi oranda değişti.

Xİ JİNPİNG ÖNCESİ VE SONRASI ÇİN BORSASI
Çin Borsası’nın gelişimi, Başkan Xi’nin iktidara gelişi merkezinde iki kırılma anına tanık oldu. Bunlardan ilki ülkedeki finansal kurumların ekonomiye artan katılımı ve bireysel yatırımcıların giderek daha sofistike hale gelmesi oldu. Söz konusu strateji devlete ait işletmelerin yeniden yapılandırılmasına ve kısmen özelleştirilmesine katkıda bulunmasının yanı sıra yeni şirketlerin kote edilmesini de hızlandırdı. Bu dönemde borsa, her ne kadar perde arkası uygulamalar yaygın olsa da Çin’in piyasa ekonomisine geçişini hızlandırdı.

Xi’nin 2013 yılında ülkenin başına geçmesiyle birlikte Çin Komünist Partisi (ÇKP), şirketler üzerindeki denetimlerini sıklaştırdı: Anbang, Dalian Wanda, Fosun, HNA, Huarong Asset Management ve Alibaba’s Ant Financial gibi önemli küresel varlıklara sahip şirketler tasfiye, elden çıkarma, kamulaştırma ile karşı karşıya kaldı ya da varlıklarını satmaları için ciddi baskılara maruz kaldı.

Başkan Xi döneminde, özellikle de pandemi sonrası dönemde, merkezi liderlik yoluyla stratejik sektörlerdeki teknolojik ilerlemeleri hızlandırmak için yeni bir “yukarıdan aşağıya ulusal sistem” uygulamaya konuldu. ÇKP bunu başarmak için yarı iletken üretimi, biyoteknoloji ve elektrikli araçlar gibi sektörlerdeki şirketleri halka açık pazarlara getirme stratejisini uygulamaya koydu. Bu nedenle Çin hükümeti, büyük teknoloji şirketlerinin ABD borsalarında işlem görmesine izin verme konusunda isteksiz davranıyor. Çünkü söz konusu şirketlerin ABD yasalarına ve bağımsız denetimlere tabi olması, ÇKP’nin sıkı denetiminin büyük ölçüde genişlemesi ve Çinli şirketlerin “takip ve denetimden uzak” bir kimliğe sahip olması anlamına geliyor.

Çin yönetimi, Amerikan teknolojisiyle rekabet edebilmek için ülkenin hem yabancı hem de yerli yatırıma ihtiyaç duyacağının farkında. Yabancı yatırımcılar geleneksel olarak offshore piyasada işlem gören Çin varlıklarına yatırım yaparken, artık onshore piyasada doğrudan Çin hisse senetlerine, tahvillerine ve vadeli işlemlerine yatırım yapabiliyorlar.

YAPISAL REFORMLAR OLMADAN KURTULUŞ MÜMKÜN MÜ?

Çin borsası 2021’in sonundan bu yana kötü bir performans sergileyerek yaklaşık 6 trilyon dolar değer kaybetti. Şubat 2024’te Çin hükümeti hisse senedi fiyatlarını desteklemek için müdahale etti. Ülkenin en üst düzey piyasa düzenleyicisi Yi Huiman günah keçisi ilan edilerek görevinden alındı.

Çinli yetkililer, borsada yaşanan çöküşün temel nedenini kavramakta büyük ölçüde başarısız oldu. Hissedarlar Çin’in büyüme beklentilerine ve hükümetin önemli sorunların üstesinden gelmek için kapsamlı bir politika gündemi geliştirme isteğine olan inançlarını kaybetti. Finansal riskleri istikrara kavuşturacak ve azaltacak sağlam bir ekonomik toparlanma planının olmaması ve “Sıfır COVID” politikası bu düşüşe katkıda bulundu.

Xi artık borsayı devletin stratejik hedefleri arasına derinlemesine yerleştirmiş durumda. Bu, sadece hükümet direktiflerinin rolünü yoğunlaştırmakla kalmadı, aynı zamanda devlet politikası ile piyasa beklentileri arasındaki uçurumu derinleştirdi.

KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİNİN DESTEKLENMESİ

İlk Çinli menkul kıymetler firması 1869 yılında hisse senedi ticaretine başladı. İkinci Dünya Savaşı’nın arifesinde Şanghay Borsası, dünyanın en büyük borsalarından biri haline gelmişti. 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından ise hükümet, borsanın kapatılmasında karar kıldı.

Çin’de yaşanan “Büyük Reform” borsanın yeniden açılmasıyla sonuçlandı ve ciddi bir canlanmaya teşvik etti. ÇKP yetkilileri ilk günden itibaren menkul kıymetler piyasasını kamu iktisadi teşebbüslerini finanse etmek için kullandı. Bu durum Çin’deki menkul kıymetler piyasasını, olgun piyasa ekonomilerinin aksine, esas olarak yatırım odaklı bir finansman aracı haline getirdi. Başlangıçta finansmana odaklanılması Çin piyasasının doğasında var olan bazı kusurları da ayyuka çıkarttı.

ÇİN BORSASI’NIN NEVİ ŞAHSINA MAHSIS YAPISI

Çin Borsası’nda arz ve talebin oluşma şekli biriciktir. Borsaya kayıtlı toplam şirket sayısı hükümet tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilir, şirketler piyasa dinamiklerinden ziyade aracı kurumlar ve uzman panelleri tarafından seçilir.

Piyasa devlet hisseleri, kurumsal hisseler, bireysel hisseler ve yabancı hisseler olarak bölümlere ayrılmıştır. Tüm hisselerin yüzde 65’ini oluşturan devlet ve şirket hisseleri kote edilemez veya devredilemez.

Çin Menkul Kıymetler Düzenleme Komisyonu (CSRC) yönergeleri, hissedarların hak ve yükümlülüklerinin sahip oldukları hisselerin türüne bağlı olduğunu belirtmekte ve aynı hisseler için farklı fiyat ve hakları meşrulaştırmaktadır. Bu parçalanma piyasa etkinliğini önemli ölçüde azaltmaktadır.

ABD ve Çin arasında tırmanan gerilim Çin’in ekonomik büyümesini de etkiledi. Biden yönetiminin Çin’deki bazı ABD yatırımlarına kısıtlamalar getirmesiyle rekabet teknolojiden ticaret ve finansa kadar genişledi. Sonuç olarak, ABD ve müttefiklerinden büyük emeklilik ve bağış fonları, siyasi riskten kaçınmak için Çin’deki yatırımlarını azalttı.

Piyasa şimdi toparlanmış olsa da Şubat ayındaki kurtarma paketi temel sorunları tekrardan gündeme taşıdı. Örneğin, CSRC gerçek zamanlı alım satım verilerini sınırlayarak tartışmalı bir çözüm uyguladı. Bu şeffaflık eksikliği, birçok yatırımcının en kötüsünü düşünmesine ve önceden hisse senedi satmasına yol açarak piyasa güvenini ve istikrarını daha da sarstı.

AKTİF AMA İSTİKRARSIZ BORSA
Uzmanlar önümüzdeki on yılda, dünyanın başlıca borsa piyasalarında önemli değişiklikler bekliyor. ABD’de %152, Hindistan’da %227, Japonya’da %111 ve Almanya’da ise %81 artış yaşandı. Tayvan Borsası da yükselişini sürdürürken, Çin’in A hisseleri %20 düşüş yaşadı. Ancak bu düşüş, Çin’in A hisseleri için gelecekte önemli bir büyüme potansiyeli olduğunu gösteriyor.

Şu anda Çin’de, bireysel hanehalkı varlıklarının %60’ı gayrimenkule bağlıyken, yalnızca %5’i hisse senetlerine yatırılmış durumda. Uzun süreli bir gayrimenkul gerilemesi yaşanırsa, varlık transferleri teşvik edilebilir ve daha aktif bir borsa piyasasına geçiş yapılabilir.

Çin borsasının gerçekliği oldukça karmaşıktır ve batıdaki örneklerine hiçbir surette benzemez. Merkezi seviyeden çeşitli yerel seviyelere kadar çok sayıda kuruluş piyasa operasyonları üzerinde etki sahibidir. Bu, değerleme veya performans değerlendirmek için standart araçları karmaşıklaştırır. Çünkü kazançlar, varlıkların defter değeri ve piyasa fiyatlarını manipüle edilebilir. Günümüzde, devlete ait işletmeler bile bu tür uygulamalara girmektedir.

Siyasi manzara, söz konusu belirsizliği daha da arttırıyor. CSRC, büyük hissedarlar tarafından hileli listelemeler, muhasebe hileleri ve fonların kötüye kullanılması için cezaları artırma sözü verdi. Ancak, ÇKP’nin kapsamlı kontrolü ve bağımsız yasal denetim eksikliği nedeniyle, sınırlı şeffaflık ve içeriden bilgi ticareti gibi sorunların devam etmesi muhtemel gözüküyor.

Xi yönetimi piyasayı bir itici güç veya düzenleyici faktörden ziyade yardımcı bir araç olarak görüyor. Bugününki ÇKP liderliği, kendi endüstriyel politikalarını uygulama konusunda seleflerine kıyasla daha kendinden emin gözüküyor.

Çin Borsası, Komünist Parti tarafından seçilen endüstriler için ek finansman kaynağı olarak hizmet vermeye devam edeceğe benziyor. Bu, performansın ve piyasa değerinin bir hisse senedinin kaderini belirlediği batı tarzı borsalardan çok farklı bir dünya olarak kalacağı anlamına geliyor.